Tanıda, baş ağrısının primer mi yoksa sekonder mi olduğunun saptanması temel esastır. Baş ağrıları primer (%90) ve sekonder (%10) olmak üzere ikiye ayrılır.
Primer baş ağrıları;
Sekonder başağrıları ;
Akut başlayan baş ağrıları genellikle bir hastalığın bulgusu olarak değerlendirilirken, kronik baş ağrısının kendisinin bir hastalık olarak ele alınması gerekmektedir.
Migrenkronik, tekrarlayıcı bir sinir sistemi hastalığı olup, sindirim sistemi ve otonom sinir sistemi değişikliklerinin eşlik ettiği, primer bir baş ağrısı bozukluğudur. Migren ağrısı genellikle tek taraflı olup, 2-72 saat sürer. Kadın erkek oranı 3/2 veya 3/1 olarak görülür. Genellikle hastalarda aile hikayesi mevcuttur. Her yaşta görülebilse de genellikle 20 li yaşlarda başlar.
Migreni üç grupta inceleyebiliriz;
Migren kendi içerisinde de farklı dönemlerde incelenebilir:
Klasik migrende ağrı genellikle tek taraflı, fronto-orbital (göz arkası-alın ağırlıklı, zonklayıcı, orta şiddette, hareketle artan, kusma veya uyku ile hafifleyen nitelikte olsa da bu tanımlar her zaman geçerli olmadığı unutulmamalıdır.
Migren hastaları genellikle migrenlerini başlatan faktörleri kendileri tespit etmişlerdir ve ağrının geleceğini kendileri önceden bilirler.Ağrıyı tetikleyen etkenler çok fazla sayıda ve genellikle değişkendir.
Migrenin altında yatan faktörlerin bu kadar çeşitli olması tedavide de vücudumuzu bir bütün olarak görmemizi gerektirir. Aslında ağrı bedenin bir alarm sistemidir. Bu nedenle ağrıyı ortaya çıkaran nedene yönelmek önemlidir ve kalıcı tedavi için de gereklidir.
Baş ağrılı hastaya tedavi yaklaşımında mutlaka başlangıç şekli, eşlik eden bulguları, sıklığı, tetikleyen faktörleri ve diğer organlarla ilişkisi gözden geçirilmelidir. Beyine ve baş-boyun bölgesine ait patolojiler dışlanmalıdır.
Genellikle migren hastalarının tek sorunu başağrısı değildir. Sindirim sistemi sorunları, uyku sorunları, hormonal sistem sorunları, tansiyon- şeker hastalığı sorunları ve stres yönetimine ait sorunlar da eş zamanlı olarak migren hastalarında izlenmektedir. Bu nedenle migren tedavisi kişiye özgü bir tedavi gerektirmektedir.
Biz tedavimize hastanın ayrıntılı hikayesini alarak ve ayrıntılı fizik muayenesini yaparak başlıyoruz. Böylece baş ağrısı olan bir insanın vücudunda hangi fizyolojik sistemlerde (sinir sistemi, sindirim sistemi, kas-iskelet sistemi, dolaşım sistemi, solunum sistemi, boşaltım sistemi gibi) problem olduğunu belirlemeye çalışıyoruz.
Bu aşamadan sonra ilkolarak hastanın beslenme şeklini düzenliyoruz. Çünkü artık biliyoruz ki geçirgen bağırsak (leaky gut) ile geçirgen beyin (leakybrain) arasında kuvvetli bir bağ var. Günümüzde sadece migrenin değil bir çok kronik hastalığın altında da geçirgen bağırsak suçlanmaktadır. Bağırsak bariyerimiz gerçekte yediğimiz yiyeceklerdeki vitamin ve mineraller için bir geçiş kapısı görevi yapmaktadır. Ancak yanlış beslenme, kronik stres, yanlış ilaç kullanımı gibi nedenlerle bağırsak bariyerimizin bozulması sonucunda bakterilerin, bakteriyel toksinlerin ve yiyeceklerden çıkan toksik yükün de bağırsak bariyerimizden vücudumuza girmesine biz geçirgen bağırsak diyoruz.
Bağırsakta oluşan sorunlar gerekli vitamin ve minerallerin emiliminde de probleme neden olmaktadır. Bu nedenle tedavi sırasında hastalarımıza mutlaka uygun vitamin mineral desteğini de veriyoruz.
Migren tedavisinde altta yatan nedene yönelik olarak kliniğimizde nöralterapi, akupunktur ve ozon terapi yöntemlerini de uyguluyoruz.