Covid-19 pandemisinde bağışıklığımızı desteklemek amaçlı kullanımı da sıkça gündeme gelen çinko, vücudumuz için esansiyel bir mineraldir.
Günlük çinko ihtiyacı yaşa ve hastalıklara göre değişmekle beraber ortalama 15-20 mg’dır. Besinlerle alınan çinkonun %30 kadarı ince bağırsaktan emilirken geri kalan kısmı maalesef dışkı ile atılmaktadır. Bunun yanında vücudumuz ter ve idrarla da çinko kaybetmektedir. Vücudumuzda yaklaşık olarak 1.5-2 gr çinko bulunur ve bunun yaklaşık %20 si deri ve eklerinde bulunmaktadır.
Çinko vücudumuzda pek çok sistem tarafından kullanılmaktadır. Kabaca özetleyecek olursak:
Büyümenin hızlı olduğu yaşlarda ve hamilelik dönemlerinde kullanımının artmasına ve de yaşlılıkta alımın azalmasınabağlı olarak çinko eksikliği ortaya çıkabilir.
Bazı antibiyotikler (kinolon grubu), kalsiyum ve fitalat içeren besinler çinko emilimini azaltır.
Doğum kontrol ilaçları, kronik ishal ve yanıklarda da çinko kaybı artar.
Kronik karaciğer hastalıklarında ve kronik alkol kullanımında vücudun çinko ihtiyacı artabilir.
Çölyak, ülseratif kolit ve chorn hastalıklarında emilim problemine bağlı çinko eksiklikleri görülebilir.
Eksikliğinde:
Koku vetat duyusunda azalma
Bağışıklık sisteminde zayıflama
Depresif bulgular
İştahsızlık
İshal
Büyüme ve gelişme geriliği
Saç dökülmesi
Ağızda sık aft çıkması
Yara iyileşmesinde gecikme
Çinkonun fazla kullanımı bir geçiş elementi olan bakır kaybına neden olabilir. Bu nedenle alınan tabletlerde çinko/bakır oranı 15/1 olması tercih edilir.
Çinko sülfat ve çinko oksit formlarının emilimi ise maalesef düşüktür. Pikolanat, asetat gibi formların emilim açısından tercih edilebilir. Çinko karnozin formu ise antioksidan ve mitokondriyal destek olarak seçilebilir. Bu formu özellikle sindirim sisteminde mide ülserlerinin iyileşmesinde ve geçirgen bağırsağın onarımında da etkilidir.