İlk olarak 1924 yılında Beer tarafından tanımlanan Osteitis Pubis, genel olarak genç atletik kişilerde kasık ve uyluk iç kısmındaki ağrıların en önemli nedenlerinden birisidir. Pelvis dediğimiz leğen kemiklerinin ön kısmında birleşme yeri olan simfizis pubiste inflamasyon ve ödem ile oluşan bir hastalıktır.
Osteitis pubis tüm yaş gruplarını etkiliyebilir ancak çocuklarda nadiren rastlanır. En sık 30-50 yaş arası erkeklerde ve profosyonel olarak sporlarla uğraşanlarda görülmektedir., Sporculardaki sıklığı %0.5-7 olarak bildirilmiştir.
Hastalarda adductor kas spazmı ve abdüksiyon kas güçsüzlüğüne bağlı ördekvari yürüyüş paterni vardır. Bulgular başlatıcı olaydan yaklaşık 1-8 hafta sonra ortaya çıkar (1). Özellikle koşma, oturup-kalkma ve squat çalışma sırasında kasık, uyluğun iç kısmı, testisler, kalçalar, karın alt kısmında oluşan ağrı tipiktir. Kronik bir zeminde gelişmesine ragmen uzun süre bisiklet kullanımı sonrasında akut bildirilen vakalar da vardır.
Ağrı başlangıçta kaslar ısındıkça geçer ancak dejenerasyon ilerledikçe aktivite sırasında da batıcı ve yanıcı tarzda ağrılar görülür.
Tanı genellikle klinik, hikaye ve ‘Symphysis Gap Test’ gibi muayene bulguları ile konulsa da, manyetik rezonans görüntüleme de tanıya yardımcı olur (2).
Osteitis Pubis Nedenleri:
Kasık bölgesinin eklem, kas veya kemik yapısını olumsuz etkileyen bir takım aktiviteler veya etkenler neticesinde ortaya çıkan bir durumdur. Bu nedenle kasık bölgesinin anatomisini değiştiren nedenler ile ortaya çıkar:
TEDAVİ
Kronik inflamatuar zeminde gelişen bir hastalık olduğu için hastayı bütün olarak değerlendirmek gerekmektedir. Geçirilmiş operasyon ve travmalar geriye dönük incelenmelidir. Hasta da inflamasyona neden olabilecek altta yatan nedenlerin incelenmesi, beslenme bozuklukları ve vitamin-mineral eksikliklerinin giderilmesi tedaviye büyük bir katkı sağlaamaktadır. Anti-inflamatuar beslenme yanında anti-inflamatuar destekler de tedavi süresince kullanılmalıdır.
Tedavi döneminde hasta antreman veya aktif spordan uzak durmalı ve istirahat etmelidir. Bu dönemde aktivite sonrasında soğuk uygulama da önerilir.
Nöralterapi uygulamasında simfizis pubise yapışan kalça adductor kasları ve karın kasları ayrıntılı bir biçimde incelenmelidir. Kaslarda bulunan tetik noktalar, kasların yapışma noktaları, sinirsel innervasyonlarını da içine alacak şekilde nöralterapi uygulanmalıdır. Dejenerasyonu kolaylaştıran duruş bozuklukları açısından eksen organ omurga ve içe basma bozuklukları da düzeltilmelidir. Pelvis bölgesinde bulunan sakroiliak eklemde oluşan instabilite de dengesiz yük dağılımına neden olarak simfizis pubiste stress kırıklarına neden olabilmektedir. Bu nedenle sakroiliak eklem bu hastalarda mutlaka değerlendirlmeli ve gerekli durumlarda tedaviye dahil edilmelidir.
Gerek karın kasları gerek kalçanın addüktor kaslarınında tespit edilen spazm çözülmeli ve kalçanın abdüktör kasları güçlendirilmelidir.
Erken tanı konulan hastalarda genellikle tam iyileşme izlenir. Konservatif tedavi ve 8-12 haftalık istirahate rağmen iyileşmeyen vakalarda nadiren de olsa, simfizinin kama rezeksiyonu, küretaj ve artrodez gibi cerrahi yöntemler uygulanmaktadır (3,4).
KAYNAKLAR